Bilgisayar Mühendisliği onu açık mı ?

Emre

New member
**Bilgisayar Mühendisliği: Bunu Seçmek Gerçekten Doğru Mu?**

Selam forumdaşlar,

Bugün sizlerle çok özel bir hikâye paylaşmak istiyorum. Hangi bölümde okuyacağınız ya da hangi mesleği seçeceğiniz hayatınızda önemli bir karar anı olabilir. Bunu anlatan çok fazla hikâye vardır; ama benim anlatmak istediğim, belki de ilk kez burada duyacağınız bir bakış açısı… Bilgisayar Mühendisliği! Evet, o meşhur ve bir o kadar da tartışmalı bölümü… Bu karar, sadece bir meslek seçmek değil; aynı zamanda bir hayat biçimini, bir dünyayı seçmektir.

Hikâyemin kahramanları Selim ve Zeynep, bu hikâye içinde iki farklı bakış açısını temsil ediyor. Selim ve Zeynep, çocukluk arkadaşıdır ve her ikisi de üniversiteye gitmeye karar verdiklerinde hayatta ne yapmak istediklerine dair büyük bir soruyla yüzleşirler. Farklı bakış açıları, onları aynı soruya farklı yanıtlar aramaya itmiştir. Haydi, hikâyemize geçelim.

**Selim: Çözüm Odaklı ve Stratejik Bir Yolda İlk Adımlar**

Selim, üniversiteye başlamak üzere olan bir gençti. Hayatını hep mantıklı düşüncelerle şekillendirmişti. Çocukken ne zaman bir problemle karşılaşsa, ilk olarak çözüm arar; sonra ise en verimli yol üzerinde kararını verir ve harekete geçerdi. Matematik, fizik, mühendislik… Hep onun ilgi alanları olmuştu. Çalışmalarına başladığında, her soruyu çözmeye odaklanmıştı. Her adımında bir hedef vardı, her hareketinin bir amacı.

Bilgisayar mühendisliği, işte Selim’in tam olarak çözmek istediği bulmacaya benziyordu. Gözlerinde parlama vardı. Hedef belliydi: Teknolojiyle dünyayı değiştirmek. Kendisini geliştirerek bu sektörde büyük bir yer edinmeyi planlıyordu. O, bu mesleği mantıklı bir şekilde seçmişti. Sadece iş bulma açısından değil, aynı zamanda dünya çapında bir başarıya imza atma umudu da vardı.

Selim, derslerde zorlandığında, bu zorlukları aşabilmek için stratejiler geliştirdi. Her zaman bir planı vardı. Eğer biri ona “Sen bilgisayar mühendisi mi olacaksın?” diye sorarsa, “Evet, bu bir adım ileri gitmek için en doğru yol,” derdi. Onun için bilgisayar mühendisliği bir mühendislik işiydi; bir işin iyi yapılması için doğru araçların kullanılması gerektiğine inanıyordu.

Ama bir şey eksikti… Bu kadar strateji, bu kadar mantık, bu kadar çözüm, bir şeyin eksikliğini görememişti. Zeynep, ona hayatın yalnızca çözüm bulmak olmadığını göstermeyi başardı.

**Zeynep: Empatik ve İlişkisel Bir Yolda Kaybolmuş Bir Genç**

Zeynep ise farklı bir dünyaya aitti. Her zaman etrafındaki insanlara duyduğu empatiyle tanınırdı. Anlamadığı veya bildiği bir şey olmadığında, başkalarının deneyimlerinden, duygularından ve hikâyelerinden ilham alırdı. En zor dersleri bile, insanlarla bir arada çalışarak, bir şeyler paylaşarak anlamaya çalışıyordu.

Zeynep, bilgisayar mühendisliği gibi bir bölüme girmeye karar vermek için daha farklı bir yaklaşım benimsemişti. O, soruları çözmek yerine, insanların bu çözümlerle nasıl ilişki kurduğunu düşünüyordu. Teknoloji, insanlar için mi var, yoksa insanlar teknoloji için mi? Zeynep, bilgisayar mühendisliğine dair hayallerini kurarken, yalnızca kod yazmakla ilgilenmiyordu; bu kodların, insanları nasıl etkileyebileceğini, onların dünyasına nasıl dokunabileceğini düşünüyordu.

Bir gün Selim’e bir soru sordu: “Ya bilgisayar mühendisliği, sadece yazılım geliştirmekle ilgili değilse?” Bu soru, Selim’in zihnini bulandırdı. O, hiç böyle düşünmemişti. Zeynep, daha fazla konuşmaya devam etti: “Belki de teknoloji, insanların hayatlarını sadece kolaylaştırmakla kalmamalı, aynı zamanda onların hislerini, ilişkilerini, topluluklarını daha derinden anlamalarına yardımcı olmalı. Yani, bu iş sadece teknik değil, duygusal da olmalı.”

Selim, Zeynep’in gözlerinde bir parıltı gördü. Farklı bir bakış açısıydı bu. Kendi işini, kendi stratejik hedeflerini düşündü… Ama bir de Zeynep’in bakış açısını düşündü. İşin yalnızca teknik kısmı değil, duygusal ve toplumsal etkisi de önemliydi. Teknolojinin insanlara nasıl dokunduğunu anlamak, bu alanın gücünü doğru bir şekilde kullanmanın anahtarıydı.

**Bölüm Seçimi ve Gerçekle Yüzleşme**

İşte forumdaşlar, belki de burada en kritik noktaya geliyoruz. Hem Selim, hem de Zeynep bilgisayar mühendisliğine yöneldiler; ama ikisinin de hedefi farklıydı. Selim, bir mühendis gibi çözüm üretmek istiyordu. Zeynep ise, insanları anlamak ve onlarla ilişkiler kurarak bu alanda değişim yaratmayı istiyordu.

Peki, siz olsanız hangi yolu seçerdiniz? Çözüm odaklı ve stratejik bir yolda mı ilerlerdiniz, yoksa empatik ve ilişkisel bir yaklaşım mı benimserdiniz?

Forumdaşlar, biliyorum, bu soruya verecek cevabınız belki çok zor olabilir. Ama bu hikâye size, hayatın sadece bir çözüm veya bir strateji olmadığını, aynı zamanda insanların ve onların duygularının çok önemli olduğunu anlatıyor. Belki de bilgisayar mühendisliğini seçerken, bu iki yaklaşımı birleştirmenin zamanı gelmiştir.

Düşüncelerinizi paylaşmanızı gerçekten çok isterim. Hangi bakış açısına daha yakınsınız?